suriye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
suriye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mart 2016 Pazartesi

Canlı bombalar önceden yakalanabilir mi devlet ne yapıyor?

Milliyet gazetesi yazarı Serpil Çevikcan, canlı bomba saldırıları sonrası devletin aldığı güvenlik önlemlerini ve sonuçlarına ilişkin detayları bugünkü köşesinden yazdı. "Devlet ne yaptı, ne yapıyor?" başlıklı bugünkü yazasında Serpil Çevikcan, canlı bombaların gizlenmesi için terör örgütlerinin yeni yöntemler geliştirdiğini aktardı. Çevikcan'ın konuştuğu kaynaklara göre, canlı bombaların önceden yakalanmasının tek yolu ise onları yönlendiren tepe isme ulaşılması. Ancak çoğu yurt dışında olan bu isimleri bulmak kolay değil. İşte Çevikcan'ın bugünkü köşesinden aktardıkları... "Türkiye, geçtiğimiz yıllarda da canlı bomba eylemleri yaşadı.  PKK, 1990'ların ikinci yarısından itibaren bu tarz eylemler yaptı.  Keza DHKP-C'nin İstanbul ve Ankara'da pek çok canlı bomba eylemini bir çırpıda sıralayabiliriz.  Ancak bütün örgütlerin topyekün saldırıya geçtiği bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıyayken canlı bomba eylemlerinin bir sağdan bir soldan peş peşe vurması hem toplumsal gerginliği tırmandırıyor, hem de sağduyulu değerlendirmeleri engelliyor. SALDIRILAR BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ DEĞİL Farklı örgütlerin kısa aralıklarla gerçekleştirdikleri etkisi büyük saldırılar, birbirleriyle bağlantısız değil. Türkiye'nin özellikle Suriye konusunda oyun dışına çıkartılmaya çalışıldığı, içine kapanması için PKK'sıyla, IŞID'iyle ve yeniden diriltilen taşeron örgütlerle topyekün bir saldırı konseptine hedef olduğu kesin.
Ancak bu ana gerekçe, Ankara'da art arda yaşanan ve son olarak Beyoğlu'nda gerçekleşen canlı bomba saldırısının ardından sokaktaki vatandaşın "Bunlar neden önlenemiyor, MİT ne yapıyor, devlet nerede?" sorularını sormasını engellemiyor. Peki neler yapıldı, neler yapılıyor? Dün güvenlik ve istihbarat kaynaklarıyla yaptığım görüşmelerin ardından edindiğim bazı bilgiler ışığında şunları sıralayabilirim: SINIRDAKİ ÖNLEMLER   - Türkiye, uzun bir süredir sınır güvenliğini sağlam ve eksiksiz hale getirmek için yoğun önlemler alıyor. Ancak kaynaklar, Irak sınırını kontrol edememenin 35 yıllık PKK sorununun temel nedenlerinden biri olduğuna işaret ediyor. Türkiye'nin, Suriye ve Irak'la yaklaşık 1200 km.
sınırı bulunuyor. Kaynakların verdiği bilgiye göre, sınırlardan giriş çıkışlar geçtiğimiz aylara göre çok daha zorlaştı. Kaçakçılık yolları kapatıldı, kaçakçılar artık hızlı biçimde yakalanıyor. Sınırın bir bölümüne duvar örüldü, bir bölümüne güçlü aydınlatma yapıldı, tespit edilen tüneller dolduruldu, bir kısmı patlatılarak ortadan kaldırıldı. İllegal geçişler kapatıldı. Sınır boyunca binlerce kamera sistemi kuruldu. Sınır önceki yıllara göre çok daha güvenli. 4 YPG'Lİ CANLI BOMBA - Alınan bu önlemler sayesinde 4 gün önce, canlı bomba olduğu değerlendirilen 4 YPG'li, Türkiye'ye giriş yaparken Suriye sınırında öldürüldü. Bu YPG'lilerin Kamışlı'da canlı bomba eğitimi aldığı ortaya çıBayanldı. Şubat ayında da sınırda canlı bomba yelekleri ele geçirilmişti. Çok sayıda saldırı planı, bu şekilde etkisizleştirildi. - IŞİD'in Türkiye içindeki bilinen bütün "network"ü dağıtılmış durumda. Bu ağ içerisinde lojistiği sağlayanlar, sınırdan geçişi temin edenler ve dışarıdan irtibat kurulan elemanlar tespit edildi. Halihazırda IŞİD'e katılımların yarıdan fazlası Ürdün üzerinden sağlanıyor. Kaynaklar, buna karşılık, uluslararası basında Ürdün'ün IŞİD'in geçiş yolu olduğuna dair herhangi bir haber ya da eleştiri yer almadığına dikkati çekiyor. SON EYLEMLER SURİYE'DEN YÖNLENDİRİLDİ - Canlı bomba olarak seçilen kişilerin daha zor yakalanmasının sebebi hiyerarşi içerisinde yer almamaları. Örgütler, canlı bomba eyleminde kullanılacak kişileri örgüt içindeki hiyerarşiye sokmayarak gizliyor. Bu kişilerin örgütle ilişkisi kesiliyor, telefon irtibatı kullanmıyor, kaldığı yer bulunamıyor. Çoğunlukla Türk vatandaşı olanlardan seçiliyor. Elinde sahte kimlik oluyor ya da kimlik ibrazı yapmasını gerektirmeyecek yerlere geçiyor.  Buralarda hayatlarını sürdürüp, kendilerini kaybettiriyorlar. Kaynaklara göre bunu çözmenin tek yolu, intihar timini yöneten adamı yakalayıp konuşturmak.  Ancak bu kişilerin de çoğunlukla yurtdışından yönetildiği saptanmış durumda. Ankara'daki son PKK ve Beyoğlu'ndaki son IŞİD saldırısında da bu yöntemin uygulandığına dikkat çekiliyor.  Hem PKK'nın hem IŞİD'in son saldırıları Suriye'den yönetildi. PKK YÖNTEM DEĞİŞTİRDİ - Türkiye içinde çok sayıda IŞİD hücresi olduğu yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtiliyor. IŞİD'in Türkiye içindeki netvvork'ü tamamen çökertilse bile buradan bazı isimlerin yurtdışına kaçtığı, bunların yakalanmaya çalışıldığı ifade ediliyor. Ancak bu kişilerin ailesi ile bile irtibat kurmadığı, telefon kullanmadığı, adresinin olmadığına da dikkat çekiliyor. - IŞİD'teki saldırı sistemi merkezi. Bütün intihar saldırıları tek bir yerden, tek bir kişi üzerinden yönetiliyor. Ancak saldırıyı önceden gizlenen bir intihar timi yapıyor. - PKK'nın da yöntem değiştirdiği belirtiliyor. Kızılay'daki saldırıda PKK'nın kullandığı canlı bomba Seher Demir'in Türkiye dışından geldiği, örgütle bağlantı kurmadan, uyuşturucudan sabıkalı bir isimle bağlantı kurduğuna işaret ediliyor.  Canlı bombanın klasik PKK kaynaklarını kullansa yakalanacağını bildiği için ayrı bir sistemde hareket ettiği belirtiliyor. Emniyet ve istihbaratın artık tamamen bu yeni sistem üzerinde çalıştığı vurgulanıyor.
İstihbarat yeniden yapılanıyor - Emniyet ve istihbarat, "yeni bir tehdit türü" olarak değerlendirilen bu eylemlere karşı takip ve izleme yöntemini bütünüyle değiştirdi.
"Konvansiyonel bir tehdit değil. Geliştireceğin tedbirin sonuç alması zaman işi" değerlendirmesi yapılıyor. Bu çerçevede hem PKK hem IŞİD için ayrı yapılanmaya gidildi. Bütün çalışma tarzı değiştirildi; analiz, teknik takip ve izleme artık farklı bir konsepte gerçekleşiyor. Bu sayede hem IŞİD'in bağlantılarının çözülebildiğine hem de PKK'nın saldırılarında şehit sayısının düştüğünü belirtiyor. Asker ve polisin artık PKK'nın pusu atması sonucu şehit düşmediğine, şehitlerin çatışmalarda verildiğine dikkat çekiliyor. GAZİANTEP GRUBU  - Suruç'ta Kobani'ye giden 34 gencin ölümü ile sonuçlanan saldırı, Adıyaman'daki Dokumacılar grubu tarafından gerçekleştirilmişti. Bu eylemi yapan kişinin ağabeyi ise Ankara Garı'ndaki canlı bomba saldırısını yapan iki canlı bombadan biriydi. Ancak bu eylemi IŞİD'in Gaziantep grubu yaptı. Dokumacılar grubunun büyük bölümü yakalandı. Tel Abyad'da PKK'ya karşı savaşan bu grubun bir bölümü canlı bomba olarak seçildi. Bunların da büyük bir bölümü ele geçirildi. Ancak bu yakalamalardan sonra henüz ele geçirilemeyen ve bu gruplardan olan kimse artık ailesi ile bile görüşmüyor. Beyoğlu'ndaki son olayda eylemi yapan canlı bomba Mehmet Öztürk'ün Gaziantepli olmasına rağmen Dokumacılar grubu ile ilişkili olabileceği üzerinde duruluyor. Yakın zamanda Suriye sınırından geçmediği, eylem öncesinde Türkiye içinde bulunma ihtimalinin daha yüksek olduğu belirtiliyor. Bağlantılı olduğu bazı isimlerle ilgili arama çalışmaları sürüyor.

17 Mart 2016 Perşembe

ABD'den Suriye Kürtlerine soğuk duş!

ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye'deki siyasal durumla ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu. Bakanlık açıklamasında ABD'nin Suriye'deki herhangi bir özerk bir bölgeyi tanımıyoruz ifadelerini kullandı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Suriye ’de özerk yada yarı özerk bir Kürt yönetimini tanımayacağını açıkladı.  Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Mark Toner, başkent Washington ’da düzenlediği günlük basın toplantısında, ABD ’nin Suriye ’de özerk yada yarı özerk bir Kürt bölgesini tanımayacağını, Suriye ’nin bütünlüğünden yana olduklarını söyledi. Öte yandan Suriye Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Beşar el-Caferi deCenevre'de düzenlediği basın toplantısında konuya değindi. Beşar el-Caferi, “PYD ’nin Suriye ’nin kuzeyinde federasyon ilan etmeye hazırlandığına ait bir soruya BM ’nin cevabı nettir, bütün Suriyeliler toprak bütünlüğünün önemini gayet iyi biliyor. Suriye ’nin gelecekteki yapısına Suriyeliler karar verecek. Ben bu konuda açıklama yapmayacağım” dedi.

15 Mart 2016 Salı

Putin'in kararına Esad'dan ilk yorum!

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile telefon görüşmesinde, ülkesindeki operasyona katılan Rus askerlerin profesyonel, cesur ve kahraman olduğunu söyledi.

Kremlin ’den yapılan açıklamada, “Beşar Esad, ayrıca terörle mücadele ve sivil halka insani yardım konularında yapılan kapsamlı yardım için Rusya ’ya teşekkür etti” dendi. “Suriye Devlet Başkanı Esad, Suriye hükümeti ve muhalefet arasında, Birleşmiş Milletler ’in gözetiminde Cenevre ’de gerçekleşen görüşmelerden somut sonuçlar alınmasını umduğunu ifade etti" denen açıklamada, Suriyeli liderin siyasi sürecin uygulanmaya başlamasına hazır olduğunun altını çizdiği aktarıldı.

Rusya'dan Suriye için bomba karar!

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "görevlerini büyük oranda yerine getirdiği" gerekçesiyle Suriye'deki Rus hava güçlerinin salı gününden itibaren geri çekilmesi yönünde emir verdiğini söyledi.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ’la bir araya gelen Putin, Suriye ’deki Rus güçlerinin barış süreci için gereken koşulları yarattığını belirtti. Putin, “Savunma Bakanlığı ’na verilen görevlerin tam olarak yerine getirildiğini düşünüyorum. Bu nedenle yarından itibaren askeri grubumuzun temel kısmının Suriye ’den çekilmesini emrediyorum” dedi. Kremlin Sözcüsü, Rus liderin Suriye ’deki askerlerin geri çekilmesi konusunda Devlet Başkanı Beşar Esad ’ı da bilgilendirdiğini aktardı.

Büyük güçler savaşmaz silah verip savaştırır

Büyük güçlerin birbirleriyle savaşmadığına dikkat çeken Suriyeli alim Cevdet Said, "Hep küçükleri aralarında savaştırırlar. Her iki tarafa da silah verirler. Onların cahilliğini, servetlerini sömürürler." dedi. Dünyaca ünlü Suriyeli alim Cevdet Said, "Türkiye hakikatleri kavramaya başlamış bir ülke. Mesela dünyadaki en büyük zulümlerden biri veto hakkı. 190 ülke bir tarafa, 5 ülke bir tarafa. Öyle bir şey yok. İşte Türkiye, 'Dünya 5'ten büyük' diyebilen ilk ve tek ülke olmuştur" açıklamasında bulundu. Suriyeli alim Cevdet Said, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Hayattaki en önemli hususun selam ve barış olduğunu görüyorum. Hem İslam'ın manası hem de Müslümanlara verilen Müslüman adının esas mesajı barıştır. Bütün peygamberler barış mesajı getirmiştir. Hiç savaş mesajı getiren peygamber yoktur. Zaten savaş yöntemi çoktan ölmüştür" değerlendirmesinde bulundu. Said, "Cahillerin cahilliğini sömürenler zalimdir" diyerek, şunları söyledi: "Bugün dünyada kötü insanlar dışında savaşı yöntem olarak kullanan insan kalmamıştır. Onun için büyük güçleri birbirleri ile savaşırken görmezsiniz, hep küçükleri aralarında savaştırırlar. Her iki tarafa da silah verirler. Onların cahilliğini, servetlerini sömürürler. Bu hayatta vurgulanması gereken en önemli şey, İslam'ın verdiği barış mesajıdır. Cihad, hakikatin ortaya çıkması için çabalamaktır. Kuran'ın cihad dediği budur. Onun için barışa, hakka ve hakikate insanları davet etme çabamız çok önemlidir." PROBLEMLERİN KAYNAĞINDA CEHALET VAR Dünyadaki bütün problemlerin kaynağında cehalet olduğuna dikkati çeken Said, sözlerine şöyle devam etti: "Çözümü de ilimdir, hakikattir. Herhangi bir şeyin hakikatini keşfedip, kanununa riayet etmektir. Nasıl tabiat kanunları varsa, mesela elektriğin bir kanunu var, ona uymazsan çarpar, sosyal hayatta da, tarihte de aynı şekilde kanun vardır. Ona uymazsan da çarpar. Dolayısıyla sistem bozulur. İşte bu mülteciler ve diğer problemler yani insanlığın uğradığı tüm hasarlar insanlaşamamaktan, ilme ve hakikate ulaşamamaktan ve cahil kalmaktan kaynaklanıyor." Said, cahillikten kurtulmanın yolunun ilimden geçtiğini ifade ederek, Peygamberlerin hepsinin "hak ile geldiğini", gelişlerindeki hakikati bulmak gerektiğine işaret etti. İNSANLIĞA ÖZGÜRLÜK ORTAMI GEREKLİ "Siyaset, ekonomi, aile, inanç alanlarında, her alanda baskı kurarak insanlara zulüm yapıyorlar. İşte bu baskı ile iman da, küfür de olmaz. Yani baskı altında iman ettim diyenin imanı da geçerli değildir. Baskı altında inkar ettim diyenin inkarı da geçerli değildir. Onun için insanlığa hürriyet, tam bir özgürlük ortamı gerekli. İnsanların hakkın, hakikatin izine girecek aklını, ilmini kullanarak hakikati bulacak bir ortam oluşturabilmesi gerekli. İşte o cahillerin bu potansiyelini sömürmek buna fırsat tanımıyor. Zorbalar hak hukuk tanımıyor, sürekli zorbalıkla insanların aydınlanmasını, aklını kullanmasını engelliyorlar. Dolayısıyla sistem böyle zulüm üretmeye, hasar üretmeye devam ediyor. Türkiye'ye sığınmak zorunda kalan mültecilerde bunlardan bir tanesidir sadece." Said, bir süredir Türkiye'de yaşadığını vurgulayarak, şu gözlemlerini paylaştı: "Türkiye'nin tutumunu ben çok takdir ediyorum. Gençliğimden beri İslam dünyasını izlemeye çalışıyorum. Türkiye'yi de özel olarak takip ediyorum ve çok memnunum. Çok isabetli yürüdüğünü düşünüyorum politikasında. İslam alemi içerisinde ilk demokrasinin anlamını kavrayan ve bunu uygulayan Türkiye olmuştur. Bu şekilde insanların baskı ile değil, hür iradeleri ve seçimleri ile yönetimin el değiştirmesi söz konusu oluyor. Dolayısıyla hürriyetin gelmesi daha kolay oluyor." "DEMOKRASİ NOKSANDIR AMA BİZ ONU İSLAM'LA TAMAMLAYABİLİRİZ" Said, demokratik süreçlerin İslam coğrafyasında yaşanan sorunlara fayda sağlayacağını düşündüğünü dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Demokrasi noksandır ama biz onu İslam'la tamamlayarak, geliştirerek insanların hür seçimleri ile yönetimin el değiştirmesini sağlayabiliriz çünkü o zaman rüşd gelir. Rüşd gelmezse gayr olur. Yani bozukluk, kaos, zulüm, karanlık olur. İşte doğru olan yöntem, hak gelirse batıl kendiliğinden zail olur. Işık gelirse karanlık yok olur. Dolayısıyla insanlık huzur bulmaya başlar. Nasıl ki tabiatın, sosyal olayların kanunu varsa, insanların da bir kanunu vardır. İnsana baskı ile hiçbir şey yaptıramazsın ama ikna edersen sana malını da, canını da feda eder." "Türkiye hakikatleri kavramaya başlamış bir ülke. Mesela dünyadaki en büyük zulümlerden biri veto hakkı. 190 ülke bir tarafa, 5 ülke bir tarafa. Öyle bir şey yok. İşte Türkiye, 'Dünya 5'ten büyük' diyebilen ilk ve tek ülke olmuştur" yorumunu yapan Said, Türkiye'nin gidişattaki duruşunu desteklediğini ve takdir ettiğini söyledi. Said, kitaplarında okuyucularına okumanın önemini aktarmaya çalıştığına değinerek, "Çünkü Kur'an, okumamızı ve anlamamızı istiyor. Okursak ilme ulaşırız, ilme ulaşırsak hakikati elde ederiz ve işte bu sorunları çözmenin anahtarını bulmuş oluruz. Okumazsak düşünmezsek, anlamazsak hakikate de ulaşamayız. Dolayısıyla bu bel ağrılarının içinde yüzmeye devam ederiz" dedi. Müslümanların şiddeti tercih etmemesi konusunda da yazılar yazdığını belirten Said, Müslümanların akıl, ilim yoluna girmeleri ve Allah'ın bahşettiği gücü ve iradeyi, aklı kullanarak ortaya eylem koymaları gerektiğini sözlerine ekledi.

Cenevre görüşmeleri bu kez 'B Planı' yok!

SURİYE barış görüşmelerinin yeni turu bugün Cenevre'de başlıyor. Cenevre'de net bir yol haritası belirlemeyi hedeflediklerini belirten Staffan de Mistura, "Görüşmelerin çökmesi halinde B Planı savaşa geri dönmek" dedi. Cenevre'deki Suriye görüşmeleri öncesi BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura açıklama yaptı.  Cenevre'deki üçüncü tur görüşmelerden sonra net bir yol haritası belirlemeyi hedeflediklerini belirten BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, görüşmelerin çökmesi halinde ise B planının savaşa geri dönmek olduğunu söyledi.  TARAFLAR AYNI MASAYA OTURMAYACAK Görüşmelerde Suriye'deki Beşşar Esad yönetimini ve Suriye muhalefetini temsil edecek heyetin bir bölümü Cenevre'ye ulaştı. Ateşkesin uygulanmaya başlamasından iki hafta sonra başlayacak görüşmelerde taraflar aynı masada buluşmayacak.  BM görevlileri taraflarla ayrı ayrı görüşmeler yapacak. Görüşmelerde önemli bir ilerleme sağlanması beklenmiyor.  Muhalefet bulunacak çözümde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın yeri olmayacağında ısrar ediyor.  Şam yönetimini temsil eden heyet ise böyle bir önkoşul olamayacağını Suriye'de devlet başkanının kim olacağına halkın karar vermesi gerektiğini savunuyor.